Metrica
T.C. Ankara Büyükşehir Belediyesi

cocuk_meclisi_banner_1.jpg

ÇOCUKLARIN SESI: ÇOCUK MECLISI



TBMM ÇOCUK HAKLARI IZLEME KOMITESI Baskani Sn. Prof.Dr.Türkan DAGOLU‘nun, Ankara Büyüksehir Belediyesi 18. Dönem Çocuk Meclisi üyelerinin sorularina iletmis oldugu degerli yanitlar için yeniden tesekkür ediyoruz.
Güzel ve verimli çalismalarimizda hepimize basarilar dileyen degerli milletvekilimize sevgi ve saygilarimizi iletiyor, biz çocuklar kadar büyüklerimizi de ilgilendirecegini düsündügümüz bu önemli bilgileri sizlerle paylasmaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyuyoruz:

1.TBMM Aile, Çalisma ve Sosyal Isler Komisyonu ve Çocuk Haklari Izleme Komitesi olarak, çalismalariniz ve yeni projeleriniz hakkinda kisaca bilgi verebilir misiniz?
TBMM Aile, Çalisma ve Sosyal Isler Komisyonu, kendisine Meclis Baskanligi tarafindan iletilen yasa tekliflerini incelemekte, konu hakkinda istisarelerde bulunup görüs metnini hazirlamaktadir. Ve söz konusu yasa teklifleri de, gündemin gidisatina göre, saglik, aile ve istihdami ilgilendiren tüm alanlari içermektedir. Örnegin Eczacilik Yasasi’nin degismesi, kadinlarin istihdama daha fazla katilimi, annelerin emzirme sürelerinin isçi ve memurlarda esitlenmesi gibi yasa tekliflerini örnek olarak verebiliriz.

Çocuk Haklari Izleme Komitesi’nde ise, kritik konu basliklarinda uzmanlari Komite’mize davet edip; görüslerini aliyoruz. Ayrica UNICEF ile yakin isbirligimiz devam ediyor. Kendilerinin tüm toplantilarina Baskan düzeyinde katilim sagliyor; bizden beklediklerini ve önerilerini Meclis’e iletmek konusunda bir köprü islevi görüyoruz. Çocuk Haklari Izleme Komitesi, çocuklar veya çocuk savunuculari tarafindan kendilerine iletilen ya da kamuoyu gündemine gelen konular için, Komite üyesi milletvekilleri araciligiyla parlamenter duyarliligini arttirmaktadir.

Komitemiz hakkinda güncel bilgi edinmek için, http://www.cocukhaklari.gov.tr/tradresini inceleyebilirsiniz.

2.Okullarda çocuk haklari dersi konabilir mi?
Hem bir parlamenter hem de bir akademisyen olarak, insan yetistirme sanati olarak gördügüm egitimin, toplumlardaki demokratik kültürü besleyecek sekilde düzenlenmesinin son derece önemli oldugunu düsünüyorum. Üniversitelerde çocuk haklari ve koruma konulu dersler müfredatta yer aliyor. Ancak ilkögretim ve ortaögretim müfredatinda da bu derslerin konulmasi konusunda Sayin Milli Egitim Bakanimiz ile sahsen görüsecegim. Ayrica, cinsiyet esitligi konusunda da bir dersin konmasinin gerekli oldugu kanisindayim. 2012-2013 ögretim yilindan itibaren, insan haklari, yurttaslik ve demokrasi derslerinin ilkokullarda zorunlu ders haline getirilmesini bu anlamda son derece önemli bir adim olarak görüyorum.

3.TBMM bünyesinde bir Çocuk Meclisi var diye biliyoruz. Farkli illerden gelen temsilcilerin toplantilarini bizler de izlemek isteriz, mümkün müdür?
2013 yilindan itibaren “Demokrasi Egitimi ve Okul Meclisleri” projesi kapsamindaki faaliyetlere, (Çocuk Meclisleri faaliyetlerine) TBMM’nin katilmayacagi TBMM Baskanliginca kararlastirilmistir. Bu nedenle bu projenin sorumlusu olan Milli Egitim Bakanligi ile temasa geçmenizi öneriyoruz.

4.25 Mayis tarihinin Kayip Çocuklar Günü oldugunu duymustuk. Bugüne dek kaç kayip çocuk bulundu?
Geçtigimiz sene, Içisleri Bakanligi, 2008-2011 yillari arasinda kayip basvurusu yapilan bin 142 çocugun arandigini bildirdi. Buna göre; Emniyet Genel Müdürlügü ve Jandarma Genel Komutanligi verilerini temel alirsak, 2008-2011 yillari arasinda 62 bin 517 çocuk için kayip basvurusu yapildi, bunlardan 61 bin 375'i bulundu.

Bu noktada kaybolan çocuklarin genellikle parçalanmis ailelerden kaynaklandigini da özellikle belirtmek isterim ki, bu konuda ailelere büyük bir sorumluluk düsüyor. Çocuklarinin ya evi terk etmesine, ya da uyusturucu batagina saplanmasina yol açan bu parçalanmislik sorununu mutlaka kendi içlerinde halletmeleri, çocuklarin çocukluklarina bunun bir karabasan gibi çökmelerini engellemeleri gerekmektedir.

Geçtigimiz yillarda belli bir süre görev yapan TBMM Kayip ve Magdur Çocuklar Arastirma Komisyonu, bu konuda önemli bir çalisma gerçeklestirmisti ve rapor 23.yasama yilinin sonunda kabul edildi.

Raporda, özet olarak su öneriler getirilmektedir:

Aile yapisi güçlendirilmeli, anne ve babanin sosyal yapisi yükseltilmeli.
Anne ve baba olmanin sorumluluklarinin farkinda vardirilmali, anne ve baba olma ögretilmeli.
Aile içi iletisim konusunda anne ve babanin beceri kazanmasi saglanmali.
Aile yapisinin ekonomik kosullari desteklenmeli.
Çocuklarin olumlu yasam davranislari kazanmalari için çevre kosullari olumlu hale getirilmeli ve çocuklar desteklenmeli.
Ailede ya da çocugun yasaminda göç olan durumlarda, aile-çocuk iletisimi özellikle iyilestirilmesi, gerekli durumlarda çevreye adaptasyon konusunda sosyal destek alinmali, göç yasayan ailelerin yeni yasam yerlerine uyum saglayabilmeleri için sosyal programlara dahil edilmeli.
Bedensel ve ruhsal risk etmenleri olan çocuklara danismanlik, rehberlik ve tedavi verilmeli.
Okula devam konusunda çocuklar izlenmeli ve devamlari saglanmali, özellikle okulda uyum sorunu yasayan çocuklarin okul sistemi içinde tutulmasi konusunda gerekli müdahaleler yapilmali
Ergenlik döneminde duygusal beraberlikler konusunda erkek ve kizlar bilinçlendirilmeli.
Medya, olumlu rol model olusturmayi hedeflemeli.
Internetin dogru olarak kullanimi saglanmali.

5.Anne-babalik egitimleri hakkinda bilgi verir misiniz? Anne babalar iyi birer ebeveyn olmayi ögrenebilir mi? Bunun takibi nasil yapiliyor?
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanligi ile Anne Çocuk Egitim Vakfi (AÇEV) anne-babalik egitimleri konusunda önemli isbirligi örnekleri sergilemektedirler. Geçtigimiz hafta Istanbul’da ''Türkiye'de Baba Olmak: Cinsiyet Esitliginde Sorumluluklar, Haklar ve Çözümler'' konulu panel düzenledi. Panelde Sn Bakanimiz Fatma Sahin, anne-babalik egitimlerini Bakanlik olarak son derece önemsediklerini bir kez daha ifade etti. Kadinlarin is hayatina daha fazla entegre olduklari, babalarin da ev islerini esleriyle paylastiklari bir ortama dogru evrilmekteyiz. Bu anlamda, anne ve babalarin hem çocuklarina dogru bir rol model olusturmalari, hem de annelik ve babaligin onlarin is hayatiyla paralel ve saglikli bir sekilde yürütülmesi önem tasimaktadir. Ailenin huzurlu olmasi, toplumun huzurlu olmasi demektir.

Öte yandan, Bakanlik’in 81 ilde baslattiklari evlilik öncesi egitimler de, çagin ruhuna uygun olarak, dogru anne ve babalik modellerinin sunulmasi açisindan gereklidir. Artik bilgi ve teknolojinin bu denli yayginlastigi bir çagda, aileler de çocuklarina yönelik davranis ve denetim mekanizmalarinda bu unsurlari dikkate alan, denetimli bir serbestlik saglayan bir yapiya dogru evrilmektedir. Bu süreçte Bakanlik’in düzenledigi egitim sempozyumlari, bir referans niteligi tasiyacak; bu ailelere karsilastiklari zorluklara çözümler üretme yetenegi ve esnekligi saglayacaktir. Ayrica AÇEV gibi sivil toplum kuruluslarinin düzenledikleri egitim modülleri ve projelere de ebeveynlerin katilimini tesvik etmek gerekmektedir. Bunun için medyaya ve bu ebeveynlerin çocuklarina büyük rol düsmektedir.

Geçtigimiz aylarda koordinatör milletvekili oldugum Istanbul’da Esenler Belediyesi’nin Anne Üniversitesi projesinin, Yildiz Teknik Üniversitesi ile ortak diploma törenine katilmis ve gördügüm manzara karsisinda son derece etkilenmistim. Anne Üniversitesi 8 haftalik bir programdan olusmaktadir. Programda özellikle annelerin kendilerini ve çocuklarini yetistirmede ihtiyaç duyduklari temel egitimler ve bunlarin yaninda ilgi alanlarina göre hobi edinebilecekleri alanlarda egitimler verilmektedir.

Programin amaçlari ise, su sekilde özetlenebilir:

Annelerin özgüvenini ve kendilerine olan saygilarini artirmak,
Anneler ve çocuklari arasindaki egitim seviyesini güncellemek,
Çocuklarinin annelerine özenmelerini saglamak,
Annelerin sosyal hayatta daha fazla yer almalarina yardimci olmak,
Annelerin toplum gözünde sayginligini arttirmak

Program kapsaminda anneler; iletisim becerilerinden ev ekonomisine, aile içi iletisimden ergen psikolojisine, degerler egitimine, medya okuryazarligina, egitimci olarak anne-baba rolünün güçlendirilmesine dek birçok önemli dersi, Yildiz Teknik Üniversitesi ögretim üyelerinden almislar; bir nevi “üniversite havasi” solumuslar; o bilinç ve bilgi birikimiyle ebeveynlik sorumluluklarina yepyeni bir sayfa aralamislardir.

Anne ve babalar iyi birer ebeveyn olmak için öncelikle kendilerini çagin gereklerine, degisimin dinamiklerine uyarlamali; çocuklari için tehlike kaynaklarini güncel bir sekilde tespit etmelidirler. Öte yandan, bosanmis ailelerin çocuklarinin diger çocuklara oranla daha çok psikolojik sorun yasadigi düsünüldügünde, evliliklerin de özveriyle ve saglam temeller üzerinden yürütülmesi gerekmektedir. Unutmayalim ki çocuklar, ailelerinde gördükleri rol modellerini benimseyip, bundan sonraki kusaklara aktarmaktadirlar. Dolayisiyla toplumsal saglik ve toplumun huzuru, anne ve babalarin dogru birer ebeveyn modeli olusturmasiyla yakindan ilintilidir.

Çocuklarina fiziksel siddet uygulayan, istismarda bulunan, ihmal eden ebeveynlerin takibinde, çocuklarin geri bildirimi, ya ögretmenleriyle ya da en yakin yerel yetkiliyle temas kurmalari kritik önem arz etmektedir. Bunun için de, gerçekleri örtbas etmek yerine, çocuklarimizin yasadiklari sorunlari, baska bir yetiskinle paylasmalari ve ilgili makamlarin en erken asamada proaktif bir sekilde devreye girmesi son derece önemlidir. Unutmayalim ki çocuguna el kaldiran yetiskinlerden o çocuklarin alinip koruyucu aile yanina verildigi Batili örneklerde, çocuk birer yetiskin olarak her hakkinin takipçisi olmaktadir. Dolayisiyla, benzer bir izleme mekanizmasinin da sürecin her asamasinda sivil toplum ve yerel yöneticiler tarafindan takip edilmesi önem tasimaktadir.

6.Çocuk haklari konusunda aileleri ve ögretmenleri daha fazla bilinçlendirmek için programlariniz var mi?
Bu konudaki çalismalar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanligi ile Milli Egitim Bakanligi ile birlikte yürütülmektedir.

7.Çocukluk hayallerinizi bizimle paylasir misiniz?
Aslinda çocukken bir çocuk doktoru olmak gibi bir hayalim yoktu. Avukat olmaya heveslenmistim. O dönemde egitimimi hep daha üst düzeye çikarmayi hedeflerdim; çünkü kiz çocuklarinin egitimine devam etmesinin çok fazla görülmedigi Tekirdag açisindan bu hayallerimi gerçeklestirmek benim için son derece önemliydi. Bu nedenle, kariyerim için, ufku çok açik olan ebeveynlerime minnettarim.

8.Çocuklarin erken yasta ve agir islerde çalistirilmasini engellemek amaciyla sürdürülen çalismalari özetleyebilir misiniz?
Türkiye genelinde 6-17 yas grubundaki çocuk sayisi, 2012 yili Ekim, Kasim ve Aralik aylarinda uygulanan Çocuk Isgücü Anketi sonuçlarina göre 15 milyon 247 bin kisidir. Bu yas grubundaki çocuklarin %66,5’i kentsel, %33,5’i kirsal yerlerdedir. Çocuklarin %91,5’i bir okula devam ederken, %8,5’i okula devam etmemektedir. Yas gruplari itibariyla, 6-14 yas grubundaki çocuklarin %97,2’si, 15-17 yas grubundaki çocuklarin ise %74,7’si okula devam etmektedir. Bu rakamlara göre; Türkiye’de yaklasik 900,000 kadar çocuk isçi oldugu tahmin edilmektedir.

2005 yilinda, “Çocuk Isçiliginin Önlenmesi Için Zamana Bagli Ulusal Politika ve Program Çerçevesi” programi hazirlanmisti. Söz konusu program çerçevesinde çocuk isçiligini önlemeye yönelik temel stratejiler ve faaliyetler ile bunlari uygulayacak kurum ve kuruluslarin sorumluluklari belirlenmisti. Bakanimiz Sn Faruk Çelik’in de belirttigi gibi, “Hazirlanan bu program ile çocuklarin çalisma yasamina girmesinde temel nedenleri olusturan yoksullugun ortadan kaldirilmasi, egitim kalitesinin ve ulasilabilirligin artirilmasi, toplumsal bilinç ve duyarliligin artirilmasi amaçlanmistir. Genis kapsamli tedbirlerle çocuk isçiliginin, 2005 yili itibariyle 10 yillik süre içinde önlenmesi temel olarak belirlenmistir.”

Programa göre; öncelikli hedef gruplar, “sokakta çalisma, küçük ve orta ölçekli isletmelerde agir ve tehlikeli islerde çalisma, ücret karsiligi gezici ve geçici tarim islerinde çalisma” idi. 2005 yili itibariyle yapilan çalismalarla, çocuk isçiligi ile mücadelede önemli adimlar atildi, bilgi birikimi, deneyim ve toplumsal bilinç olusturuldu.

Öte yandan, çocuk isçiliginin ortadan kaldirilmasina katki saglamak amaciyla hazirlanan ‘Çocuk Isçiliginin Önlenmesinde Yerel Kaynaklarin Etkinlestirilmesi Projesi’, 2012-2014 yatirim programina alinmistir. Projenin hedef gruplari, küçük ve orta ölçekli isletmelerde agir ve tehlikeli islerde çalistirilan çocuklar ile tarim islerinde çalistirilan çocuklardir. Bu çerçevede, pilot iller olarak Adana, Sanliurfa, Gaziantep, Kocaeli ve Ordu’da çocuk isçiligi izleme birimleri olusturulacak. Bu birimler, etkin bir izleme sistemi kurarak, ildeki diger kurum ve kuruluslarla isbirligi saglayarak, çocuk isçiligini önlemeye yönelik çalismalar yürütecekler.

Çocuk emeginin bir geçim araci olarak görülmemesi, bu konuda toplumun bazi kesimlerine yerlesik yanlis kabullerin ortadan kaldirilmasi için Komite olarak biz de üzerimize düseni yapmaya haziriz. Bu konuda uzman görüslerini dinlemeyi ve gelistirilecek olasi isbirliklerini planlamayi hedeflemekteyiz.

9.Yeni anayasada çocuklarla ilgili alinacak yeni kararlar var mi?
Yeni anayasada çocuklarin beklentileri ve taleplerini göz önünde bulundurmak üzere Meclis baskanimiz Sayin Cemil Çiçek ile bir araya geldiklerini biliyorum. Anayasa Uzlasma Komisyonu’nda bu önceliklerin dikkate alinacagini ve çocuklarin üstün çikarlarini gözeten hükümlerin yer almasini bekliyoruz. Ancak, bizim hedefimiz Batili ülkelerde oldugu gibi anayasanin kisa ve öz olarak hazirlanmasi, spesifik kural ve yükümlülüklerin ise yönetmelik, genelge ve politikalarla uygulamaya konmasi yönündedir.

10.Sizce ülkemizde çocuklarin en büyük sorunu nedir? Çözümüne yönelik nasil sonuçlar elde edilmistir? Sizce ailelerin çocuk haklari hakkinda yeterli bilgisi veya ilgisi var midir? Yoksa, nasil artirilabilir?
Bugün çocuk haklari konusunda yasadigimiz birçok sorunun temelinde, “egitim”in yattigini düsünüyorum. Çocuk gelinlerden çocuk isçilere, suça sürüklenen çocuklara dek birçok yapisal sorun aslinda bu çocuklarimizin egitim sürecine yeteri kadar müdahil olmamalarindan kaynaklanmaktadir.

Her çocuk için egitimde firsat esitligini saglamak, öncelikli hedefimiz olmalidir. Hükümetimizin egitimde firsat esitligini saglayarak kadinlarin sosyal hayatin içinde hak ettikleri yere gelmeleri yönündeki kararliligimiz devam edecektir. Ilkögretim ve orta ögretimde tüm kiz ve erkek çocuklarin okula devamini saglayacagiz. Ayrica ortaögrenimde kiz-erkek devamlilik oranlarinin örtüsmesini ve ilkokulda kaydedilen basariya erisilmesi için de Bakanlik, sivil toplum ve ilgili tüm kuruluslar tarafindan ortak bir irade ortaya konmaktadir. Kiz çocuklarinin ortaögretime yüksekögrenime geçis oranlarini da artirmak üzere çalismalar devam etmektedir. Birlesmis Milletler’in son yayimladigi Insani Gelismislik Endeksi’nde de Türkiye’nin okullasma anlamindaki basarilari takdirle karsilaniyor ve ülkemizin uluslararasi camiadaki not ortalamasini ve dolayisiyla prestijini bu vesile ile artirmis bulunuyoruz.

Okul öncesi egitimi yayginlastirmak da bu dogrultuda öncelikli amaçlarimiz arasinda bulunmaktadir. Çocugunun yararinin üstün tutuldugu, bireyin, ailenin, toplumun ve devletin tam katilimina dayali "Çocuk Haklari Kültürü" temelinde geçtigimiz Haziran ayinda temelleri atilan "Çocuk ve Kadin Haklari Ombudsmanliginin kurulmasini sagladik. Anayasa referandumu ile çocuklara pozitif ayrimcilik getirmek de önemli bir adim olarak sayilabilir.

11.Engelli çocuklarin hayata daha fazla katilimi amaciyla egitim ve saglik sisteminde yenilikler olacak mi?
Engelli çocuklarin hayata daha fazla katilimi anlaminda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanligi’nin oldukça yenilikçi ve önemli projeleri gerçeklesmektedir. Insan-odakli belediyecilik anlayisi çerçevesinde hareket eden belediyelerimizin de engelli çocuklara yönelik çok önemli yatirimlari söz konusu. Örnegin Istanbul’da Bagcilar Belediyesi’nin “Engelliler Sarayi” bunun en güzel örneklerinden biridir. 16500 m2’lik bir alana yerlestirilen bu tesis, diger belediyeler için bir referans teskil etmelidir. Bina bünyesinde; 180 araç kapasiteli otopark, hidro terapi merkezi, fizyoterapi merkezi, derslikler, atölyeler, psikolojik danisma merkezi, idari bürolar, egitim siniflari, üretim atölyeleri, görme engelliler odasi, kitap basim ve idari bürolar, fuaye, sergi salonu, iki adet seminer salonu, sinema salonu, çok amaçli salon, mutfak, yemek egitim merkezi, hazir pisirme merkezi, restoran, kapali oyun salonu ve açik hava sinemasi yer almaktadir. Çocuklar için toplumsal hayatin her alanina dokunabildikleri, kendilerini gelistirebildikleri, evin dört duvarina hapsolmadiklari bir mekan tesis edilmektedir.

Ancak, burada en önemli sorunun “zihniyet”te dügümlendigini düsünüyorum. Engelsiz vatandaslarimiz genellikle engelli vatandaslarla beraber yasama kültürü gelistirmelidirler; onlarin engelinin farkinda olmaktadirlar. Alisveris merkezlerinde engelliler için ayrilan yerlerin isgal edilmesi bile bunun en küçük örneklerinden biridir. Örnegin, siniflarinda otistik çocuklarin kendi engelsiz çocuklariyla bir arada okumalarindan, bundan duyduklari rahatsizligi dile getiren aileler var. Engellilere yönelik empatiyi artirmak üzere ilkögretimde “temel hak ve özgürlükler” dersinde bunun bir konu olarak islendigini biliyorum. Bu bilincin ilkokul siralarindan, hatta çizgi filmlerin temalarindan bile asilanmasi son derece önemli.

Öte yandan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanligi’nin geçtigimiz günlerde açikladigi Otizm Eylem Plani da, otizm tanisi konulmus bireyler ve ailelerin ihtiyaçlarini karsilamak, yasam kalitelerini arttirmak ve ailelerine destek vermek amaciyla hazirlanan planda konu alani olarak 7 bölümde toplam 68 karar yer aliyor. Taslakta, Aile ve Sosyal politikalar Bakanligi basta olmak üzere Milli Egitim, Saglik, Çalisma ve Sosyal Güvenlik, Gençlik ve Spor Bakanliklari ile YÖK tarafindan yürütülecek çalismalar yer aliyor. Bu çerçevede özel egitim hizmetlerinden, fiziksel çevre düzenlemelerine, istihdam kolayliklarina, toplumsal yasantiya katilimlarina dek birçok kapsamli önlem kabul edildi ve bundan sonraki asamada uygulamaya geçirilecek.

12.Çocuklarin halen hem evlerinde hem de okullarda büyükler ve ögrenciler arasinda siddete maruz kaldiklarini biliyoruz. Bu gibi durumlarda çocuklarin da arayacagi bir acil hat numarasi var midir?

AILE IÇI SIDDETE SON (Kadin, Çocuk ve Özürlü Danisma Hatti 183)

Ülke genelinde 24 saat hizmet vermektedir.

13.Okullardaki siddetin önlenmesine yönelik okul-içi egitim ve güvenlik basta olmak üzere nasil planlamalar düsünülmektedir?
Okullardaki siddetin önlenmesi için öncelikle bu konuda sivil toplum ve il egitim müdürlükleri isbirliginde egitim modülleri düzenlenip zorunlu ders olarak konulmasi gerektigine inaniyorum. Ayrica, her ay konunun uzmanlarinin davet edilecegi, okul bazinda konferanslar yapilmali, hem ögretmenlerin hem de ögrencilerin katilimi zorunlu tutulmalidir. Bunun yani sira, ögretmenlerin bir cezalandirma yöntemi olarak ögrencilerine siddet uygulamasini tamamen engelleyen bir denetim mekanizmasi kurulmasi için, ögrencilerin ögretmenlerle ilgili düzenli olarak “denetim anketleri” düzenlemeleri, bunlarin da ilgili okul müdürlükleri tarafindan sistematik olarak takip edilmeleri gerekmektedir. Ancak bu sekilde soruna proaktif ve temelinden çözüm üretilebilir.

14.Çocuk Haklari Izleme Komitesi, çocuklar için çalisan baska hangi kuruluslarla isbirligi içerisindedir?
Çocuk Haklari Izleme Komitesinin çalismalarina, basta Birlesmis Milletler Çocuk Haklari Sözlesmesi’nin Türkiye’deki uygulanmasini izlemekten sorumlu kurulus olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanligi olmak üzere ulusal ve uluslararasi birçok kurulus katki sunmaktadir. UNICEF Türkiye, Polis Akademisi, üniversiteler, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluslari bu süreçte çözüm ortaklarimiz ve diyalogta bulundugumuz kesimler olarak belirtilebilir.

15.Özellikle kiz çocuklarinin erken evlendirilmelerine karsi ailelere hangi cezalar uygulanmaktadir?
Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik için yas siniri 17 olarak belirlenmis; olaganüstü kosullarda ise hakim onayiyla 16 yasinda da evlilik mümkün görülmüstür. Türk Ceza Kanunu’na göre ise, 15 yasini doldurmus bir kiz çocuguyla evlenen kisi, sikayet üzerine, alti aydan 2 yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilmalidir. Öte yandan, çocuk yasta evlendigi esine istismar uygulayan kocalar da, yargi önünde agir cezalara çarptirilmaktadir ki son dönemlerde bu yönde medyaya da yansiyan birçok emsal karar mevcuttur.

16.20 Kasim Dünya Çocuk Haklari Günü’nde özel çalismalariniz oluyor mu?
Ben kisisel yaklasimim itibariyle çocuk haklariyla ilgili parlamenter duyarliligin belli günler veya haftalarla kisitlandirilmasindan yana degilim. Dolayisiyla bizim için yilin her günü 23 Nisan, her günü 20 Kasim’dir. Mecliste görüsülen her yasada çocuk haklarinin ne yönde etkilenecegine dair fikir egzersizi yapmak, çocuklarin yasam kosullarini iyilestirmek için yasa teklifleri vermek, bu konuda medyanin duyarliligini artirmak üzere düzenli basin bildirileri hazirlamak, ilgili uzmanlarla sistematik biçimde görüsüp fikir alisverisinde bulunmak, söz konusu duyarliligimi kanitlayan sadece birkaç faaliyettir. Elbette TBMM Çocuk Haklari Izleme Komitesi baskani olarak, 20 Kasim günü de 23 Nisan’da da Meclis’te gündemle ilgili konusma talep edip, bu konuda yaptiklarimiz ve yapacaklarimiz hakkinda parlamenterlere bilgilendirmede bulunacagim; duyarliligi artirmak için basina demeç verecegim.

17.TBMM’nin yürüttügü ve çocuklarin katki ve katilimlariyla gerçeklestirilen programlara Büyüksehir Belediyesi Çocuk Meclisi’nden katilim saglanmasi mümkün olabilir mi?
TBMM, sistematik bir sekilde çocuklarin katilimina yönelik programlar düzenlememektedir. Ancak TBMM Baskani, Milli Egemenlik Haftasi etkinlikleri çerçevesinde, 19 Nisan 2013 tarihinde Dünya Çocuklarini kabul edecektir. Ayrica Komisyon Baskanligimizca ilgili talebin TBMM Baskanligi’na iletilmesi halinde dikkate alinabilecegi de bize ulasan bilgiler dahilindedir.

18.Cezaevlerinde kaç çocuk bulunmaktadir; bunlar hangi yaslardadir ve bu çocuklar okul egitimlerini sürdürebiliyorlar mi?
Adalet Bakanligi verilerine göre; 31 Ekim 2012 tarihi itibariyle cezaevlerinde 128 bin 232 kisi bulunuyor. Bunlardan 95 bin 641 hükümlü, 32 bin 541 tutuklu, 4 bin 655'i kadin, 121 bin 634'ü erkek, 1943'ü 12 - 17 yas arasindaki çocuk. Cezaevlerinde 18-20 yas araliginda 7 bin 224, 21-39 yas araliginda 73 bin 865, 40 - 64 yas arasinda 31 bin 525, 65 - 79 yas araliginda 1375, 80 ve üstü yas grubunda ise 82 kisi bulunuyor.

Adalet Bakanligi, cezaevlerinde bulunan çocuklar için internet erisimli sanal siniflar olusturdu. Video konferans sistemiyle kapali devre ders alan küçük tutuklu ve hükümlüler, sinavlarini da internet üzerinden yapiyor. Cezaevinde bulunan çocuklara, birinci kademe okuma-yazma ve ikinci kademe egitim kurslari, örgün ve yaygin egitime hazirlik kurslari veriliyor ve bunlarin açik ilkögretim okulu ve açik ögretim lisesi sinavlari ile üniversite giris sinavlarina girmeleri saglaniyor. Bu çocuklar sosyal aktivitelere, spor faaliyetlerine katiliyor; yabanci dil, bilgisayar, üniversite hazirlik, meslek egitimi gibi kurslara devam ediyor. Örgün egitime devam etmeleri mümkün olmayan çocuklar ise, meslek egitimi kapsaminda uygun meslege yönlendiriliyor.