Metrica
T.C. Ankara Büyükşehir Belediyesi

cocuk_meclisi_banner_1.jpg

16. Dönem Çocuk Meclisi, Çalışan Gazeteciler Günü’nün ardından Ocak Ayı Takvimi kapsamında bu kez de, Veremle Savaş Haftası ile ilgili bir ziyaret gerçekleştirdiler.

Fatih Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr.Duygu ÖZOL tarafından karşılanan çocuklar, konferans salonunda gerçekleşen bilgilendirme toplantısında önemli sorular sordular :

17.01.2011 Tarih, Saat : 14.30 ‘da FATİH HASTANESİ’nde gerçekleştirilen söyleşi:

Şebnem Çebı (Barış Kardeşlik Komisyon ) : Verem Nedir ?  Belirtileri nelerdir?

Doç. Dr. Duygu ÖZOL : Eski dönemlerden beri bilinen en eski hastalıklardan biridir verem. Mısır’daki mumyalarda dahi bulunmuştur. İnsanlık kadar eski bir hastalık deriz verem için. Eskiden, çok sayıda insanın ölümlerinde en baş sıralarda yeralan bir hastalık iken artık günümüzde bu hastalıkla mücadelede son derece başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

 Veremde, üç haftadan fazla süren öksürük, balgam, kilo kaybı, kusma gibi belirtiler vardır.

Akın Aydın ( Spor Komisyonu Üyesi)         : Vereme kimler yakalanır?

 Doç. Dr. Duygu ÖZOL : Herkes yakalanabilir. Daha çok 6 yaş altı çocukların yakalanma riskleri bulunmaktadır. Yaş küçüldükçe risk de artar. Çünkü bu dönemde vücudun direnci daha düşüktür ve başka bir hastalığı da varsa, vereme yakalanma riski artar, tedavisi de o derece güçleşir. Şeker hastalığı, AIDS, kortizonlu ilaç kullanımları, güneş görmeyen ortamlar, yetişkinlerde aşırı alkol kullanımı, yetersiz ve kötü beslenme de vereme yakalanma olasılığını arttıran durumlardır.

Arda Fırat Kaplan (Yardımlaşma Komisyonu Üyesi):  Verem, vücudu nasıl etkiler ?

 Doç. Dr. Duygu ÖZOL : Verem, vücudun direncinin kırılması, halsizlik, yorgunluk, 2 haftadan fazla süren yoğun balgamlı öksürük, balgamda kan, kilo kaybı gibi belirtilerle kendini gösteren bir hastalıktır.

Rümeysa Doğangüzel           (Çevre Sağlık Komisyonu )  : Verem mikrobu sadece akciğerleri mi etkiler ?

 Doç. Dr. Duygu ÖZOL : Verem, % 70 oranında akciğerlerde görülür. Ancak kana karışması halinde kan yoluyla lenfler, kemikler, karaciğer, böbrekler gibi diğer başka organlara da yayılabilen bir hastalıktır. 

Ataberk Aslan ( Kültür Sanat Komisyonu ) : Verem nasıl tedavi edilir, tedavi süresi nedir ?  

Doç. Dr. Duygu ÖZOL : Verem, eskiden sanatoryumlarda tedavi edilen ancak çok ta başarılı sonuçlar vermeyen bir hastalık idi. Ancak günümüzde, özellikle de antibiyotiklerin kullanılmasıyla yoğun ve uzun süreli tedaviler neticesi, 6 ya da 9 ay gibi bir sürede verem hastalığının tedavisi gerçekleşebilmektedir. 

Esra Babir (Basın Yayın Komisyonu ) : Verem Aşısı nasıl bir aşıdır, biraz bilgi verir misiniz ?  

Doç. Dr. Duygu ÖZOL : Doğumdan sonra bebekliğin 2. Ayında yapılan BCG aşısı bir de ilkokul döneminde de olmak üzere, iki kez uygulanmaktadır. PPD testi uygulamasından sonra yapılan değerlendirmenin ardından aşı yapılır ve veremi engellemede en etkili yöntem aşıdır.

Akın Aydın (Spor Komisyonu )        : Hastalığın tedavi aşamaları nelerdir ?   

Doç. Dr. Duygu ÖZOL : Verem hastalığına yakalan kişilere öncelikle tedaviyle ilgili detaylı bir bilgilendirmede bulunulur. Bu ön bilgilendirmede hastaya, istirahat, beslenme, uyku, ayda bir yapılacak periodik bakım, düzenli ilaç kullanımının şekil ve süreleri gibi pek çok bilgi verilir. Düzenli ilaç kullanımı ve doktor kontrolü ile tedavi devam eder. 

Ataberk Aslan (Kültür Sanat Komisyonu ) : Bu hastalık hayvanlarda da var mıdır ? Kaç tür verem vardır ? 

Doç. Dr. Duygu ÖZOL : Eskiden özellikle ineklerde görülen bu hastalığın, süt yoluyla insanlara bulaştığı da bilinmektedir. Hastalığa yakalanan hayvanların tedavisi düzenli veteriner kontrolü  altında düzelme gösterse de süt yoluyla hastalığın insanlara bulaştığı dönemler olmuştur. Artık, pastörize edilen iyi kaynatılan sütlerle, bugün bu tip bir tehlike bulunmamaktadır.  Akciğer, kemik, ilik veremi gibi türler de vardır.
 

Arda Fırat Kaplan (Yardımlaşma Komisyonu )      : Veremi  kim bulmuştur? 

Doç. Dr. Duygu ÖZOL : Veremi bulaştıran koch basilini bulan, Alman bilim insanı Robert KOCH’tur. 24 mart 1882 yılında bulunan tüberküloz basilinin keşfi, çok önemli bir keşiftir. 
Türkiye’de Veremle Savaş Derneği, Ord.Prof.Tevfik SAĞLAM tarafından kurulmuştur. Tevfik Sağlam, veremle mücadelede ülkemizde büyük başarılar sağlamış; yurtiçinde ve yurtdışında da bu mücadeleyi sürdürmüş çok önemli bir bilim insanıdır.
 

Rümeysa Doğangüzel (Çevre Sağlık Komisyonu ) : İyileşmeyen verem türleri var mıdır?  

Doç. Dr. Duygu ÖZOL :  İlaçlarını almayan, düzenli kullanmayan hastalarda, tedaviye direnç gösteren kişilerde zaman zaman, maalesef ölümlere rastlanmaktadır. Hastalığın ileri aşamalarında geç başvuru yapanlar, altı ay gibi uzun sürelerde öksürmeleri devam etmesine rağmen doktora gitmeyen kişilerde ölümle sonuçlanan durumlar olabilmektedir.

Akın Aydın (Spor Komisyonu)                    : Dokuz ay tedavi görenler kimlerdir ?  

Doç. Dr. Duygu ÖZOL : Veremin, kemik ya da beyine ulaşması halinde, tedavi 12 aya kadar uzayabilmektedir. İlaçlarını düzenli almayan kişilerde de tedavi süresi uzar; iğneye başlanır. Bu süreç bazen, ameliyata kadar uzanabilir. Çevreye de bulaşması tehlikesine karşın, hastaların her ay, düzenli kontrole gelmesi önerilir.  

Arda Fırat Kaplan (yardımlaşma Komisyonu): Bu ameliyat nasıl bir ameliyattır? 

Doç. Dr. Duygu ÖZOL :  İlerleyen durumlarda, ameliyat ta gerekebilir. Hastalığın bulaştığı bölge, ameliyatla alınır. Tedavi olmaması, tedavinin gecikmesi durumunda ya da yanlış tedavilerde, diğer organlarda da hasar meydana gelebilir. 

Akın Aydın (Spor Komisyonu )        : Ne gibi etkenlerle verem hastalığı oluşur? Hangi ortamlarda verem meydana gelir?

 Doç. Dr. Duygu ÖZOL :   Vücut direncini azaltan verem, dengesiz beslenme, veremli bir kişiyle aynı ortamda bulunmak, akciğer tüberkülozu olanların bulunduğu ortamlarda aynı havayı solumak ve bu yolla mikrop kapılması, hastalığın oluşma etkenleri arasındadır. Verem, oksijenli ortamları sever, yani akciğerler, veremin sevdiği bölgelerdir. Akciğerler dışında, verem kan yoluyla lenflere de ilerler. Ancak bu mikrop, güneşe çok duyarlıdır. Bol bol havalandırılan odalar, bol güneş alan yerler, mikrobun sevmediği ortamlardır. Öksürürken ağzımızı kapatmak, bazı durumlarda maske kullanmak, iyi beslenmek, iyi uyumak, dinlenmek çok önemlidir. 

Ataberk Aslan (Kültür Sanat Komisyonu ) : Veremle nasıl mücadele edilmektedir? 

Doç.Dr. Duygu ÖZYOL : Sağlık Bakanlığı, ücretsiz ilaç dağıtımı yapmakta ve okullarda, hapishanelerde denetimler, düzenli taramalar yapmaktadır. Verem savaş dispanserleri de aynı şekilde yoğun bir mücadele sürdürmektedir. Okullarda BCG aşılarının yapılması yaygınlaştırılmakta, ülke çapında tüm şehirlerde önleyici ve tedavi edici uygulamalar devam etmektedir. Bu mücadele ile, verem hastalığına yakalananların tedavisinde çok önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. 1960 yıllarda veremli sayısı 55.000 civarında iken bu sayı 2000’li yıllarda 16.000’lere kadar düşmüştür ve halen de azalmaya devam etmektedir.Daha detaylı bilgi için : www.verem.org.tr